19 Mayıs Ruhunu anlayabilmek için, öncelikle 19 Mayıs’ın ne
olduğunu bilmek lazımdır. Anlayamadığın birşeyin ruhunu kavramak imkânsızdır.
Öyleyse nedir 19 Mayıs?
“1919 yılı Mayısının 19. Günü Samsun’a çıktım…” Nutuk bu cümleyle başlar. Atatürk, böylece Türk Bağımsızlık Savaşı’nın 19 Mayıs 1919’da başladığını vurgulamak istemiştir. Atatürk için bu tarih, sadece bir “milattır”. Yoksa bazen iddia edildiği gibi, Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşı’nın 1919 öncesindeki “ilk kıvılcımlarını”, Mondros’tan sonra kurulan “yararlı cemiyetleri” ve “yerel kongreleri” reddediyor değildir. Atatürk, bu dünyadaki ilk bağımsızlık savaşının, gelecek kuşakların hafızalarına kazınması için 19 Mayıs’ı “ bir mihenk taşı”, “ bir sembol tarih”, “bir büyük uyanış” olarak belirlemiştir. Yani 19 Mayıs 1919 bir semboldür, gelecek nesillere, emperyalizme karşı verilen ilk Kurtuluş Savaşı’nı anlatan sembol… [Sinan Meydan, Nutuk’un deşifresi]
Bu yüzdendir ki; tam doğum tarihinin bildirilmesi rica edildiğin de
"Bu bir 19 Mayıs günü neden olmasın" demiştir. Özgürlüğün miladı olan bu tarih
sadece Atatürk’ün değil, hepimizin doğum günüdür, hepimizin kurtuluşunun, büyük
uyanışının kutlu günüdür. Öyleyse bu günü ruhuna yakışan bir şeklide büyük bir
coşkuyla kutlamak gerekmektedir. Milli bayramlar ve kutlamaları toplumu
bütünleştirmesi ve birbirine yakınlaştırması, ortak bir tarihe sahip oldukları
bilincini yerleştirmesi amacıyla düzenlenir. Milli bir bayram pek çok ülkede olduğu gibi
eğlenceli ve bayram havasında kutlanmalıdır.
Bu zamana kadar yapılan stat kutlamalarının [1980 sonrası
kutlamalar] militarist ve zamana uygun
olmayan kutlamalardı. Zaman değişiyor, insanların dünyayı algılayış şekilleri
değişiyor, zamana ayak uydurmak ve milli ruhu zamanın şartlarına, gereklerine
göre yaşatmak gerekmektedir. Bütünleştirici ve çağa uygun kutlamalar organize
edilmelidir.
Kutlanma biçimi insanları tatmin etmiyorsa elbette değişmelidir.
Fakat bunu yapmak yerine bayramı ve bayramları toptan kaldırmak, herhangi bir
yol ortaya sunulmadan tepeden dayatmacı bir uygulamayla bu gösterilerin
yasaklanması, bu işin altındaki niyeti sorgulamaya neden oluyor. Hava soğuk,
eğitim aksıyor, üşüyorlar gibi bahanelerle gösterilerin kaldırılması
samimiyetsizliği de açıkça ortaya koyuyor.
Burada dikkate alınması gereken; toplumsal ve özellikle de
ulusal kimlik oluşumuna hizmet eden milli bayramlara kısıtlama getirilmesidir.
Atatürk Türkiye’sinin değerlerinin birer birer ortadan kaldırılmasıdır.
Herşeyin git gide unutturulup, yavaş yavaş hafızalardan silinmeye
çalışılmasıdır.
Ne olursa olsun, 19 Mayıs ruhunu yaşatmalıyız, yoksa yok olur
gideriz. Hele ki içimize nefret tohumları işlenmeye, giderek birbirimizden
ayrışmaya başladığımız bu günlerde bu ruha daha çok sahip çıkmalıyız. Atatürk, Türk
halkının hasletlerini çok iyi bilen bir liderdi, O’na göre, Türk halkının
gelenekleri, hayat anlayışı, hayat felsefesi mücadeleci ve özgürlükçüydü. Bu
hasletler bizi kurtuluşa, büyük uyanışa götürmüştür. Yaratılışımızdaki özlere
yeniden dönmeli ve her daim Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda
yürümeliyiz.