KADINLAR BİRLİĞİNİN KAPATILMASI

Türk Kadınının siyasete katılımının fazla olmaması, meclise fazla kadının girmemesi üzerine pek çok analiz ve değerlendirme yapılmıştır. Türk Kadınının siyasette olamayışının nedenlerini tarih sayfalarında aradım, ve ilginç bir detayla karşılaştım. Bunu da burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Acaba; bugün mecliste fazla kadın siyasetçi olmayışının ve Türk kadınının siyasete ilgisizliğinin Kadınlar Birliğinin kapatılmasıyla bir ilgisi olabilir mi?

Ulusal bağımsızlık savaşı sırasında bütün gücüyle erkeğinin yanında yer alan Türk Kadını, halen hak ettiği değeri alamamıştır. Kendisine tanınmayan bu haklan alabilmek için yeni atılımlar göstermesi gerekmiştir. Bu nedenle, dernekler kurma yoluna gidilmiş ve ilk defa Cumhuriyet Türkiye’sinde Kadınlar kendi derneklerini kurmuşlardır.

Kadınların kurduğu ilk parti, 15 Haziran 1923’te Kadınlar Halk Fırkası olarak görülmektedir. Başkanı, bir öğretmen ve yazar olan devrin okumuş aydın kadınlarından Nezihe Muhittin’dir. Diğer kurucuları ise, Nimet Remide, Şükufe Nihai, Makbule Ömer, Nesime İbrahim, Faize Hanım’dır. Kadınlar Halk Fırkası’nın amaçları, kadınların sosyal, iktisadî, siyasi konularda geliştirmek ve siyasi haklarını almaktır. Kadının sosyal ve iktisadi gelişimi istenerek toplumda sosyal ve iktisadi gelişimin sağlanacağı düşünülmüştür. Böylece, kadınlar bilinçlendirilecek ve toplumda daha çok söz sahibi olacaklardır. Kadınlara henüz, anayasada seçme ve seçilme hakkının verilmemesinden dolayı valilik bu partiye izin vermemiştir. Parti kuruluş çalışmalarıyla kalmış ve daha açılmadan kapatılmıştır.[i]

Kadınlar Hak Fırkası’nın kuruluşuna hükümetin izin vermediği 1924 yılının ilk günlerinde öğrenildi Ocak sonu ve Şubat ayı başında Kadınlar Halk Fırkası kurucu heyeti, sekiz aylık bir beklemeden sonra kuruluş izni alamayınca Kadın Birliği adı altında bir cemiyet teşkil etmeye karar verdi.Nezihe Muhittin ve arkadaşları 7 Şubat 1924’de İstanbul’da Türk Kadınlar Birliğini kurdular. Birliğin kurucuları, Nezihe Muhittin, Nimet Reşide, Mediha Mazhar, Latife Bekir, Faize Atıf, Halit Şükrü, Sadiye Afif, Güzide Osman ve İffet İhsan’dır. Nezihe Muhittin derneği kurmadaki amacını “Milli Mücadeleden sonra kadının toplumda ilgisiz kalmaması ve gitmemesi” olduğu yazar.[ii]

Dernek kurulduğu dönem itibariyle kendini siyasal haklan istemekten uzak tutmuş, bu tür taleplerini gündeme getirmeyi uygun bulmamıştır. Bu adeta onlar için o dönemde bir zorunluluk olmuştur. Kadınlar Birliği tüzüğünde, siyasal amaç ve taleplere yer verilmediği gibi, Nizamname’nin üçüncü maddesinde “Birliğin siyasetle alakası yoktur” içerikli özel bir madde bulunması dikkat çekicidir. Böylece dernek, kamuoyuna yararlı bir yardım derneği görüntüsü çizmişti. Kimsesiz çocuklara, fakir kadınlara yardım ediyor, onlara aş-iş imkanı sağlıyordu. Yerli malı kullanımını özendiriyordu. Bu faaliyetleri yanında yine zaman zaman konferanslar düzenleyerek kadının gelişmesi, toplumda yer alması için çalışmalar yapılıyordu.[iii]

Siyasi Hakların bir gün alınacağını düşünen Kadınlar Birliği, daha sonra tüzüğünde yaptığı değişiklik ile siyasi hakları istemekteki haklılıklarını ortaya koymuşlardır. Valilik bunu onaylamasa da, hükümet kabul edecektir. Kadınlar Birliği isteklerini sürdürmekte karalıdır. Bu konuda Nezihe Muhittin karalılıklarını şöyle ifade ediyor:

“Nizammamemizdeki hukuk-ı siyaseyi istihdaf eden madde hiç kimsenin tarizine hedef olacak tarzda değildir. Bir kati ideal şeklindedir. Her vatandaş için hak tamamdır. Kadının da haklarını tamamen istemek en tabii bir haktır.”[iv]

Birlik zorluklara rağmen siyasi ve sosyal haklar istemekten vazgeçmemiş, bunları alana kadarda her fedakarlığı yapacaklarını açıklamışlardır. Bu istekler birlik içinde fikir ayrılıklarına sebep olur. Hükümetin destek vermemesi, basının da baskısı sonucu bir yönetim değişikliği olur ve Selçuk Hatun Kız Sanayi Mektebi Müdüresi Saide Hanım başkan seçilir. Daha sonra ise Latife Bekir birliğin başkanı olarak seçilir. 1927 ve 1929 yıllarına kadar birlik yine yardım kuruluşu özelliğine bürünür. 1929 “ Dünya Kadınlar Kongresi’ne Türkiye’den Efzayiş Suat katılır ve kongrede yapılacak yeni seçimlerde kanının belediye seçimlerine katılabileceğini açıklar. Kadınlar Birliği bunun üzerine konferanslar düzenlemeye başlar, seçme-seçilme konularında açıklamalar, toplantılar yapılır.[v]

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi sebebiyle, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da l7 Aralık 1934’te miting düzenledi. Beyazıt’tan Taksim’e kadar yürüyüş yapıldı. “Ey tarihin mutlu kadını” diye başlayan heyecanlı konuşmalar yapanlar arasında İffet Halim Oruz, Sadettin Rıfat ve Nakiye Elgün de vardı. Birlik, Atatürk’e bir telgraf çekerek, erdemli Türk kadınının kendisine düşen büyük işi güvençle başaracağına kuşku olmadığını dile getirdi teşekkür etti.[vi]

Bunun üzerine Atatürk, İstanbul’da toplanan Uluslar arası Kadınlar Kongresi’ne cevaben bir telgraf gönderir ve kadınların başarısının önemini vurgular; “ Bana yollamış olduğunuz cemilekar sözler için size teşekkür ederim. Siyasi ve içtimaî hakların kadın tarafından istimalinin, beşeriyetin saadeti ve prestiji nokta-i nazarından elzem olduğuna eminim. Kongre mesaisinin feyizli neticelere ulaşmasını dilerim”

Bu telgraf üzerine, Kadınlar Birliği başkanı Latife Bekir konferansının açış konuşmasında hakların alınmasındaki gayreti ve güzelliği Atatürk’e duyduğu minnetle şöyle anlatıyordu:

“Türkiye’de kadın, Atatürk tarafından çarşafı çıkarıp atmaya ve erkeğin yanı başında kendisine düşen yeri almaya çağırılmıştır. Onca fırtınalar arasında yarına kadar batmış bir ulusun yazgısına derin bir inancı korumayı bilmiş ve o bin bir çelişkiler ortasında Türk kız kardeşlerinizin özlemlerini fark edebilmiş bir dahi olarak O, biz kadınlar için yalnızca yurdun kurtarıcısı değil , Türk kadınının da kurtarıcısıdır. Bu nedenledir ki, 12. Kongrenin toplanma yeri olarak İstanbul’u önermekle, bizlere kendiliğinden verilmiş bulunan ve Türk kadınının haremin parmaklıklarından parlamento kürsüsüne geçişini bir tek kuşağın yol açan haklar için Atatürk’e olan minnet ve şükranlarımızı dile getirmek istedik.” [vii]


Kadınlar Birliği, 1935’te genel seçimler için çalışmışlar ve kadın adayları özellikle desteklemişlerdir. İlk kadın milletvekilleri bu dönem Meclise girebilmişlerdir. Genel seçimdeki siyasi hakların kazanılması ile Kadınlar Birliği’nin kamuoyundaki görevinin bittiği düşüncesi hüküm sürecektir. Böylece dernek kapatılmak istenecektir. Ancak 18-24 Nisan tarihleri arasında Uluslararası Kadınlar Kongresi Türkiye’de toplanacağı için birlik o tarihe kadar varlığını sürdürecektir.[viii]

Kanunun kesinleşmesinden sonra ilk milletvekili seçimleri 8 Şubat 1935’te yapılmıştır. 18 Kadın Milletvekili T.B.M.M. çatısına girebilmişti. Çoğu eğitim camiasından olan bu kadın milletvekilleri arasında köy kadını ve doktorlarda bulunuyordu.

Bu on sekiz kadın Milletvekili o günkü Meclisin % 4,5 ‘ine denktir. Cumhuriyet tarihimizde her zaman kadın milletvekilleri bulunmuş, bakanlık yapanlar dahi olmuştur.Daha sonraki seçimlerde bu sayı geçilememiştir.


Uluslararası Kadın Kongresi, o güne kadar Kadınlar Birliği’nin yaptığı en geniş kapsamlı çalışmadır. Görevini başarıyla tamamlayan Kadınlar Birliği, kongrenin bitimiyle beraber kendini fesh eder. Gösterilen, sebepte, erkek ile kadının siyasi haklardaki eşitliğinin sağlanmasıdır. Bu eşitlik sağlandığı için ayrı örgütlenmelere gerek görülmemektedir. Böylece Kadınlar Birliği kapatılırken dernek başkanı bir açıklama yaparak görevlerinin tamamlandığını duyurur, son bir demeç verir:

“Son zamanlara kadar yalnız erkeklere mahsus olan medeni ve siyasi haklardan büyük şefimiz Atatürk sayesinde müstefid bulunan Türk kadınlığının mümessili sıfatıyla önünüzde söz söylemek vazifesinin bana isabet etmiş bulunmasından dolayı fevkalade bahtiyar ve mütehassızım(...) Bundan böyle Türkiye’de bir kadınlık meselesi yoktur ve bu arada her erkek gibi kadında bir tek şefin idaresi altında memleketin iyiliği için çalışmaktadır. Teşkilat-ı Esasiye Kanunumuz artık bu yolda çalışacak Birliğin devamına lüzum bırakmamış ve kadınlarımızın ayrıca bir teşekkül halinde çalışmasına sebep kalmamıştır. Bunun için birliğin kapanmasını teklif ederim. İsteyen arkadaşlar diğer hayır cemiyetlerinde çalışabilirler.”[ix]

Kadınlar Birliği, Türk kadınının siyasi ve sosyal haklarını almasında bu konuların gündeme gelmesinde etkili olmuştur. Devrimlerin böylesine aktif ve yoğun olduğu dönemde; kadının haklarına yeni kavuştuğu bir dönemde, görevi bu denli önemli bir sivil toplum kuruluşunun kapatılması ne kadar doğrudur? Aktif kadın siyasetçi yetiştiren ve çoğunluğunun meclise girdiği bir kadın derneğinin kapatılması, kanaatimce Türk kadınının siyasetle olan ilişkisine büyük bir darbedir. Kadınlar Birliği, yapmış olduğu çalışmalara son sürat devam etmeli ve daha çok kadın siyasetçi yetiştirmeliydi. Türkiye’deki bütün kadınlara haklarını ve haklarına sahip çıkmayı öğretmeliydi. Devrim yapmak kadar , bu devrimin öğretilmesi ve tüm topluma kabul ettirilmesi de önemlidir. Devrimlere yapılacak saldırılara karşı çıkmak, haklarını bilmek ve korumakla gerçekleşir. Siyasal alanda kadın haklarının yeterince kullanılmaması, kadınların siyasal hayata katılımlarını azaltmaktadır. Oysaki, kadınların siyasal alanda daha çok yer almaları mecliste milletvekili olarak sayıca çok olmaları çok seslilik getireceği gibi canlılık ve güç kazandıracaktır.

Not: Kadınlar Birliği 1949’ta tekrar açılmıştır. Fakat ilk kurulan birlik kadar faaliyet gösterememiştir.


KAYNAKÇA